Menu
YEME BOZUKLUKLARI

Kilo Mu Aldın Sen, Kilo Mu Verdin Sen?

Bu posts değinmek istediğim konu önce ailede daha sonra arkadaş çevresi ve toplumda çok bilinçsizce yapılan beden, kilo yorumları.

Bu döngü çok küçük yaşlarda ve çok bilinçsizce yapılan yorumlarla başlıyor. Özellikle bizim toplumumuzda herkes başkasının kilosunu veya bedenini eleştirme özgürlüğünü kendinde buluyor. Eğer dikkat edecek olursanız ‘merhaba, naber, nasılsın’ dan sonra ilk söylenen şey ‘aaa kilo mu aldın sen, yada aaa kilo vermişsin fıstık gibi olmuşsun, nasıl yaptın hemen anlatıyorsun’. Sonra nerdeyse birlikte olunan zamanın çoğu yapılan diyetler, en yeni fitness trendleri, o sırada grupta olmayan başka bir tanıdığın kilo alma yada verme haberleriyle devam ediyor.

Maalesef aslında bu yorumlar herşeyden önce çekirdek ailemizde başlıyor. Annenin hep diyette olması, yada biraz yemeyi ‘kaçırdıktan’ sonra sesli dile getirilen suçluluk duyguları, hiç tanımadığımız, sokaktan geçen biri için bile yapılan beden yorumları, ‘kızım, yeter mi acaba, yemesen mi’ler ‘, zayıfa imrenilmesi, kilolunun yargılanması hep aynı mesajı veriyor: zayıfsan başarılısın, sevilmeyi hakediyorsun ve değerlisin. Uzun zamandır elime Türkçe bir gazete alıp iş arayanlar sayfasına bakmadım ama ben 80ler çocuğuyum, bizim zamanlarımızda iş ilanlarında cinsiyet, boy-pos belirlenir, en sonunda da ‘alımlı’ bir bayan aranıyor diye bitirilirdi. Şimdi bilmiyorum hala bu tür ilanlar çıkıyor mu ama ne olursa olsun kadının dış görüntüsünün iç dünyasının zenginliğinden çok daha fazla öne çıktığı bir kültürümüz var. Ve en kötüsü de bütün bu yapılan yorumlara şahit olarak yetişen yeni jenerasyonlar. Biz duymadığını, hissetmediğini sansak da bir sünger gibi her yorumu içine çeken çocuklarımız var. Bisküvi kötü, brokoli iyi; çok yedim pişmanım, az yedim iradeliyim gibi. Ben 20 sene yeme bozuklukları çektim. Çoğu zaman aç gezerdim, kim birşey ikram etse ‘tokum’ derdim. Sırtımdaki kaburga kemiklerim dışardan görünecek kadar zayıf olsam da hiç bir zaman ‘yeteri kadar’ anoreksik bir görüntüye sahip olmadığım içindir belki kimse benim bir problemim olduğunu düşünmedi hiç. Tam tersi hep az yemem ile ilgili başarı mesajları aldım çevremden. ‘İrem gibi ağzımı tutabilsem ben de kilo vericem’ler, ‘İremcim senin disiplinine hayranım’lar, ‘neler yiyorsun anlatsana’lar. Gerçekten saymakla bitmez, 20 seneden bahsediyorum.

Hiç unutmam, ilk iyileşmeye başlayıp birkaç kilo aldığımda (ki 2-3kg dan söz ediyorum) bir Türkiye tatili planlamıştık ve ben o tatili biletimiz falan herşey hazırken iptal ettim. Çünkü Türkiye ye gitmek demek kilo yorumu demekti. Belki kimse ‘aaa İrem şişmanlamışsın’ demeyecekti ama şöyle bir süzüp ‘aferin sana biraz toparlamışsın’ gibi iyi niyetli bir yorum illa gelecekti. Ve ben o yoruma hazır değildim. Kendi sağlığımı öncelik olarak belirleyip hazır olduğumda gittim ülkeme. Evet, gittiğimde de duydum o yorumları: ‘Toparlamıştım, iyi gözüküyordum, kilo almıştım ama yakışmıştı…’

Benim sevgilim (kocam aslında ama hep sevgilim kalacak inşallah) Amerikalı ve asla yeme bozukluğu olmayan, yemek ile uzaktan yakından bir problemi olmayan birisi. Bir akşam aile arkadaşlarımız ile yemek yemek için toplandık. Erkek arkadaşlarımızdan biri izinsiz bir şekilde sevgilimin karnını sıkıştırıp ‘oooo kilo mu aldın sen’ gibi bir yorum yaptı. O akşam eve döndüğümüzde sevgilimin bana dediği ‘seni şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum’ du.

Şimdi yanlış anlaşılmasın. Tek bizim ülkemizde var bu problem gibi birşey söylemek istemiyorum. Heryerde var. Ama gelişmiş ülkeler bu konuda biraz daha bilinçli davranıyor. En azından bunu gelecek jenerasyonlara taşımamak adına kendilerini ve çevrelerini eğitiyorlar. Kilonun alınabilen ve verilebilen birşey olduğunu, herşey demek olmadığını, en önemlisi de başkasının kilosu hakkında yorum yapmamayı biliyorlar.

Zayıf olmak, kilo vermek illa bile isteye yapılan birşey değil. Karşınızdaki kişi en basitinden bir hastalık sonucu zayıflamış olabilir. Yada benim yaşadığım gibi bir yeme bozukluğu ile cebelleşiyor olabilir. Ve yapılan yorumlar üzücü veya yeme bozukluğunu tetikleyici olabillir.
Zaten düşünecek olursak bize ne başkasının kilosundan. Bizim hayatımızı nasıl etkiliyor başkasının kilo almış yada vermiş olması? O zaman niye bu kadar süzüyoruz, gözümüzle tartıyoruz rahatsız ediyoruz insanları? Niye bunu bir sohbet konusu haline getiriyoruz?

Lütfen artık bu davranış biçimini normal kabul etmektense çevremizi eğitmeye, bu tür sohbetleri bıçak gibi kesmeye çalışalım. Çalışalım ki bir nesil daha kendi değerini tartıdaki sayıyla ölçerek büyümesin. Ve bunu yapmaya kendi evimizden başlayalım. Kimsenin kilosu ve bedeni hakkında yorum yapmayalım.

Sevgiler,

Irem

No Comments

    Leave a Reply