Menu
YEME BOZUKLUKLARI

YEME BOZUKLUKLARI’NA MEKTUP


Hiç aklima gelmezdi birgün sana tesekkür edecegim. Cok uzun yillar süren bir bataklik. İyileşmemin ilk 100 gününü günlügüme yazmistim.  Geçen gün okudum “düşmanıma bile dilemem böyle bir hastaligi” yazmisim. Zaten ilk gunleri okurken gözümden yaşlar geldi. Nerden nereye diye geçti hep aklimdan. Ama şimdi ona tesekkur ediyorum. Gönülden bagli oldugum kariyerimi verdi bana geriye hediye olarak. Çünkü ben gerçekten herkesin iyilesebilecegine gönülden inandim. Ben iyileştim ya, gerçekten isteyen herkes iyileşebilir; bunu can danisanlarimin sayesinde de hergün görüyorum zaten. Hepinize bir de burdan tesekkur ederim. Iyi ki yollarımız kesişmiş. 


Kolay mi peki?  Hayir, hiç kolay degil. Hep size de söylediğim gibi, bebek adimlar, sabir ve cesaret gerekiyor. Bir de her düştüğünde seni elinden tutup ayaga kaldiracak, yorulsa bile seni simsiki kucaklayacak, yargılamayacak, sadece sevgi ve destek verecek en az bir “can” lazim. 


Shame spoken heals“- Ilk adim bunun bir rahatsizlik oldugunu, normal olmadigini kabul edip dile getirebilmek. Utandigimiz ne varsa dile getirdiğimiz anda utanç olmaktan çıkıyor ve iyilesme yoluna giriyor. O yüzden bunu güvendiginiz biriyle paylasabilmek iyileşmenin ilk adimi. Çok yalniz yasanan bir bozukluk bu. Paylasmaya başladığın anda iyilesme basliyor. 


Bir diger adim uzun dönem planlar yapmamak. Hep dediğim gibi “ögünden ögüne iyilesiyoruz“.  Bugünlerde cok kullanilan, bana biraz gina getiren bir terim olacak belki ama “anda kalıyoruz”. Uzun dönemli planlar hepimizi yoruyor. Bu süreç zaten agrili ve yorucu bir süreç. Önümüzdeki 3-4 aya değil, önümüzdeki ögüne odaklanıyoruz. “Ben bunu yedikten sonra nasil hissetmek istiyorum” anahtar cümlemiz oluyor.


Herkese çok bol keseden dagittigimiz, kendimize gelince de çok cimri davrandığımız “öz şefkat, öz sevgi” olmazsa olmaz parçasi iyilesmenin. “Önce hep ben” bencillik değil.  Sen iyi ve mutlu olmazsan çevrendekilere de mutluluk ve iyilik saçamazsin. Bunun icin ne yapman gerekiyorsa yapmayi göze alacaksin. “Hayir” çok guzel bir kelime.  Sana ters gelen, seni iyi hissettirmeyen durum ve insanlardan uzaklaşmayı “self-care” in bir parçası olarak kabul edeceksin. Sen bu dünyaya baskalari iyi hissetsin, yaninda rahat etsin diye “yapmacik sirin” olmaya gelmedin . Önce sen iyi hissedeceksin ki isigin etrafındakilere de yansisin. 


Ilk yazim bu. Uzatmak istemiyorum. Yazmayı da çok severim taaa ortaokul yıllarından beri. Artik bol bol yazıcam bu kösede. Bir kişinin bile hayatina dokunabilsem ne mutlu bana. Burdan yeme bozukluklarina tesekkür ederim bir de sizin huzurunuzda. Benim hayattaki misyonum da “can” lara dokunabilmek, onlarin elinden tutup iyilesmeye giden yolculuklarinda onlara eşlik etmekmis. Eğer ben bu yoldan geçmis olmasam hiçbir zaman tam olarak sizin ne yasadiginizi anlamayacaktım. 
Sevgiler, saglikla kalin Can’lar ,

Irem

No Comments

    Leave a Reply